Midyat Gazete

Din derslerinde bu konudan bahsetmek yasak!

EĞİTİM

Muallim Abdülbaki Gölpınarlı tarafından hazırlanan ve 1927-1931 yılları arasında Türkiye'de 3. 4. ve 5. sınıflara okutulan Din Dersleri kitabın sunuş bölümünde şu talimatın yer aldığı görülüyor: Yalnız tarihi hakikatler söylenecek, mucizelerden ve harikulade menkıbelerden bahsolunmayacaktır.

3. sınıflarda okutulan "iman" başlıklı 5. bölümde"milli iman" tanımı şu şekilde yapılmaktadır: Biz bu milli imanı, büyük Cumhurreisimiz Gazi Mustafa Kemal Hazretleri'nin ve onun vatansever arkadaşlarının gayretiyle, Cumhuriyet sayesinde kazandık. Şimdi hepimiz neşe içindeyiz
3 Mart 1924 yılında yürürlüğe sokulan Tevhid- Tedrisat
 yasasıyla eğitimde laik ve ulusal öğelere sıklıkla yer verilmeye başlandığını biliyoruz. Kuşkusuz bu dönemde eğitim programları ve ders kitapları ağırlıklı olarak laik ve milli esaslar doğrultusunda hazırlanmıştır. Din eğitimin devlet tekeline verilmesiyle birlikte din ve inanç konuları da artık devlet okullarında okutulan din dersleri vasıtasıyla gideriliyordu.
"Diyanet İsleri Başkanlığı'na; Tevhid-i Tedrisat Kanunu'yla da, din eğitimi ve din görevlilerinin yetiştirilmesi dâhil, bütün eğitim görevleri Eğitim Bakanlığı'na verilmiştir. Batı'daki laik devlet uygulamasının aksine, yönetim, gözetim ve denetim bakımından din devletten ayrılmamış, aksine devletin emrine amade kılınmıştır. Laiklik prensibinin özüne aykırı olan bu kurumlardan, Diyanet İşleri Başkanlığı, devlet adına camide hangi vaazın nasıl verileceğini, ezanın hangi dilde okunulacağını belirlemekte, dinin nasıl yaşanması gerektiğini belli bir ideolojik çerçevede yorumlayarak, farklı mezhep ve inançları da dışlamış olmaktadır. Büyük ölçüde Sünni-Türk eksenli bir vatandaş profili sekilendirmeye çalışılan bu din anlayışı, eğitim kurumlarında verilen derslerle de, milliyetçi Türk kimliğine ait kültürel bir motif olarak aktarılmıştır."(1) Bunun en çarpıcı örneğini 1927-1928 yıllarında yazılan "Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri" başlığını taşıyan kitaplardır.

"Muallim Abdülbaki"nin (Abdülbaki Gölpınarlı) yazdığı din dersleri kitapları, 1927-28 yıllarında Osmanlıca harflerle, 1929-1931 yıllarında yeni Türk harfleriyle basılmıştır. Kitaplar, "Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri" başlığını taşımaktaydı. Bu uyarıcı başlık, baskın devlet düşüncesinin eğitim programındaki simgelerinden biri niteliğindedir. "Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri", dinsel değerleri ve Cumhuriyet Devrimi'ne bağlılığı işlemektedir. Yurt ve ulus sevgisi, bilimin yol göstericiliği, akılcılık, bağnazlığın ve hurafenin reddi, kardeşlik, eşitlik, hoşgörü, kamuculuk, dayanışma gibi cumhuriyet değerleri aşılanmaktadır."(2)

Din Kültürü kitabına örnek olarak Muallim Abdülbaki Gölpınarlı tarafından hazırlanan ve 1927-1931 yılları arasında Türkiye'de 3. 4. ve 5. sınıflara okutulan din dersleri kitabını gösterebiliriz. Kitabın sunuş bölümünde, Cumhuriyet dönemi din dersi kitaplarında şu talimatın yer aldığı belirtilmektedir: "Yalnız tarihi hakikatler söylenecek, mucizelerden ve harikulade menkıbelerden bahsolunmayacaktır."

Kitap din dersi kitabı olmasına rağmen 3. sınıflara okutulan "bayramlarımız" bölümünde, öncelikle 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gibi "milli" bayramlardan bahsedilir: Yunanlıları memleketimizden kovan, düşmanlara yardım eden hain padişahla soysuz vatansızları ülkemizden süren, Cumhuriyet'i ilan eden büyük Gazi, 23 Nisan'da TBMM'nin basına geçmiş, fedakâr ve vatansever arkadaşlarıyla birleşip çalışmaya başlamıştı. Milli bayramlar ve efsanevi hikâyeleri uzunca anlatıldıktan sonra tek cümle içinde Şeker Bayramı ve Kurban Bayramından söz edilir. Kitabın "Bayramlarda Ne Yapılır" bölümünde 'Şeker Bayramı'ndan söyle bahsedilir:

"Seker bayramında fakirlere sadaka verilir. Bu yirmi kuruşu alan fakir, bir sene bununla geçinemez… Onun için şeker bayramındaki sadakaları, memlekette böyle hayır isleriyle uğrasan cemiyetlere, Hilal-i Ahmer'e, Himaye-i Etfal'e, Darülaceze'ye ve Tayyare Cemiyeti'ne vermeliyiz. O vakit hem yaptığımız hayır işlerinde bir hayır olur, hem de bu cemiyetlerin yapacağı işler kolaylaşır (Abdülbaki, 2005:21-22)


Bizim bir de milli Imanımız var!

3. sınıflarda okutulan "iman" baslıklı 5. bölümde "milli iman" tanımı yapılmaktadır: "Bizim bir de milli imanımız vardır. Biz Türküz. Türkler medenidir. Milletimiz daima ileri gidecek, düşmanlarımızı alt edecektir. Türk adı anılınca göğsüm iftiharla kabarır, başım yükselir. Milletime, vatanıma faydası dokunanları severim, mübarek yurduma fenalık edenleri hiç sevmem. İşte bu milli iman, bizi yaşatacak, ilerletecek imandır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti hükümetine tabi olanların hepsini bu iman birleştiriyor. Biz bu milli imanı, büyük Cumhurreisimiz Gazi Mustafa Kemal Hazretleri'nin ve onun vatansever arkadaşlarının gayretiyle, Cumhuriyet sayesinde kazandık. Şimdi hepimiz neşe içindeyiz. Kalbimiz kuvvetli. Bize bu imanı veren Cumhuriyet'e dört elle sarılacağız, onu yaşatacağız, biz cumhuriyet çocuklarının en büyük milli vazifesi budur. Yaşasın cumhuriyet ve Gazi Cumhurresimiz!.. (Abdülbaki, 2005,24).

"Peygamberin Ahlakı" bölümünde Hz. Muhammed'in 'cumhuriyet' ve 'milli iman'a uygun kişilik özelliklerinden bahsedilir ve kendisinden Arapları cehaletten kurtarmış bir devrimci lider olarak söz edilir. Durum yine Cumhuriyet ve Atatürk'le özdeşleştirilir: Biz de çocuklar, Gazi'mize uyarak onun dogru sözlerini dinleyerek, onun gösterdiği yolda yürüyerek bağımsızlığımızı kazanmadık mı? O büyük Gazi'nin sayesinde medeniyet alemine girmedik mi? Demek ki insanlar daima aklı eren, vatansever büyüklerini dinlerlerse ileri gidiyorlar (Abdülbaki, 2005:37).

(1)  Cemil Öztürk, Tek Parti Döneminde Eğitimde Devlet ve İdeolojin Rolü", Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniv. Şubat 2008

(2) Mustafa Doğru,Tek Parti Döneminde Ülkemizdeki Çocuk Dergilerinde Yurttaşlık Bilincinin Oluşturulması,Yüksek Lisans tezi, Dokuz Eylül Üniv.İzmir 2007 

Kaynak: Milat Gazetesi

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.