Midyat Gazete

Orhan Miroğlu Çarpıcı Açıklamalarda Bulundu

POLİTİKA

AK Parti Milletvekili Adayı Orhan Miroğlu, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

AK Parti Mardin Milletvekili Adayı Gazeteci Yazar Orhan Miroğlu, seçim çalışmalarını, Hakikat Komisyonları, bölge sosyoloji ve ekonominsin, HDP, Irak ve Suriye konuları ile seçim güvenliği konusunda açıklamalarda bulundu.

Mardin'de temaslarını sürdüren Milletvekili Adayı Miroğlu, Mardin'i değerlendirdi. Açıklamalarına Mardin'in turizmine değinerek başlayan Miroğlu "Son yıllarda özellikle silahların susmasından sonra belli bir dinamizm kazandı. Mardin'i Bir yılda ziyaret edenlerin sayısın Kudüs, Venediği ziyaret edenlerin sayısı kadar olmalı, zaten Mardin daha 10 sene 15 sene önce işte Uluslar arası kent mirasıyla gündeme gelmiş bir şehir, sadece Madin değil aslında Midyat'ta bu özelliğe sahip ne bileyim Venediğin ilçeleri Venediğin etrafı böyledeğildir ama Kudüs için de aynı şeyi söyleyebiliriz ama Mardin'in ilçeleri de aslına bir Nusaybin, Kızıltepe, Derik, Mazıdağı, Midyat bu mirası fazlasıyla hak etmiş kültür mirası. Hak etmiş bir şehir. Bunun dışında yoksullukla mücadele, sosyal devletin AK Parti döneminde bu bölgede sosyal devlet politikalarıyla yaptıkları var ama mesela enerjinin tüketimi hala bir problem burada.

"Demokrasi ve Özgürlüler Yoksulluk Üzerine İnşa Edilmiyor"

GAP'la ilgili biliyorsunuz GAP'a büyük bir yatırım kaynağı ayrıldı Sayın Davutoğlu Mardin'e geldiğinde bunu açıklamıştı daha önce,26- 27 milyar lira ayrıldı, GAP Bugün çok daha fazla proje bazında önemli bir aşamaya geldi. Bu tabi bölgenin sosyolojisini de siyaset anlayışını da talepleri de farklılaştıracak olan bir şey. Bunun takipçisi olmak gerekiyor tabiki, bu ödeneğin hatta daha da arttırılması gerekiyor, biran önce GAP'ın bitmesi gerekiyor önemli değişimlere yol açacak çünkü demokrasiyi istediğimiz kadar arzu edelim özgürlüğü istediğimiz kadar arzu edelim, bütün dünya tecrübeleri şunu gösteriyor ne demokrasi ne özgürlükler yoksulluk üzerine inşa edilemiyor. Yoksulluktan çünkü şiddet üretilebiliyor, insanların insanlara karşı öfkesi büyüyebiliyor ama hiçbir şekilde demokrasi ve özgürlülük üretilemiyor."dedi.

"Hakikat Komisyonları 6-7 Ekim Olaylarından başlamalıdır"

Açıklamalarına şu şekilde devam eden Milletvekili adayı Miroğlu " Benim asıl yazar olarak ilgilendiğim bir konu var, takip edenler biliyor zaten ben 8 yıldır, 5 yılı Taraf gazetesinde olmak üzere son 3 yılda Star gazetesinde 'Yüzleşme' adıyla bir köşem var gazetelerde ve o köşemin ismi Yüzleşmeydi, yüzleşmenin çok önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. Yani bu bölgede yaşanan büyük acıların hala devam eden büyük yasın bu ağır yükten kurtulabilmemiz, rahatlatabilmemiz toplumu ve bu manada da bir rehabilitasyon politikası geliştirmemiz, ciddi bir yüzleşme politikası geliştirmemiz gerekiyor, bu yüzleşme politikasının bir yanında Devlet var ama bir yanında da PKK var. Çünkü burada ihlallerden sorumlu olan iki güçten bahsetmek mümkün, sadece devletin yaptığı ihlaller değil PKK'nin de yaptığı ihlallerle de yüzleşmek çok önemlidir. Bu bakımdan Abdullah Öcalan'ın zaman zaman gündeme getirdiği zannediyorum HDP'nin de son seçim bildirgesinde de yer aldı 'Hakikat Komisyonları'nın kurulması, benim desteklediğim bir şey ama bir şartla, Hakikat sadece devletin yol açtığı ihlallerde aranacak bir şey değil, PKK'nin de yol açtığı ihlallerde aranması gereken bir şey. Hakikat Komisyonları bence 6-7 Ekim Olaylarından başlamalıdır, 6-7 Ekim olaylarını hakikatini önce anlamamız lazım, ondan sonra boş kağıtlarla gidebiliriz ondan sonra önceki Köy yakmalar, Devletin bu köy boşaltmalarındaki rolü, PKK'nın bu işi kolaylaştırmada yaptığı eylemleri bütün bunlar birlikte yapılmalıdır."ifadelerini kullandı.

-SÜRYANİLER-

Miroğlu "Hakikaten, PKK ile tanımladığımız siyaset silahlı mücadeleyi tamamen durduğu silahlı grupları Türkiye topraklarının dışına çıkardığını ilan ettiği aşamadan sonra, yani dağlarda o ihlallere yol açmış insanların hala barındığı bir ortamda Hakikat Komisyonları önermenin bu bakımdan randuman vereceğini düşünmüyorum. Devlet açısından yakın tarih açısından bir yüzleşmeden bahsetmiyoruz, işte 1915'i yaşıyoruz, 1915 ile ilgili yüzleşme politikaları çok önemli bu sadece 24 Nisan 1915 her yıl dönümünde yapmamız gereken bir şey değil. Mardin bu bakımdan aslında Bu meselenin merkezlerinden birisi, Mardin'de sadece Ermeniler değil de Süryaniler de yaşıyorlardı ve neredeyse son 10 yıla kadar Türkiye'de Süryani adıyla yaşayan bir toplumun bile kimse farkında bile değildi. Mor Gabriel Manastırıyla birlikte hadiseler gündeme geldiğinde insanlar böyle bir halk var, işte farklı bir bölgede Mardin'de yaşıyorlar demeye başladırlar, Mor Gabriel ile ilgili davaları nedeniyle dolayısıyla bu bölgede Demokrasinin en önemli ayaklarından birisi gerilimi azaltacak, insanların acılarından ötürü kapıldıkları öfke normalleştirilecek, bu yüzleşme politikaları ve rehabilitasyon çalışmaları."

-KORUCULUK SİSTEMİ-

Miroğlu "Koruculuk sistemine değinerek açıklamasını sürdüren Miroğlu " Koruculuk müessesesi yeniden düşünülmesi gereken bir müessese, yani Mardin, PKK dağda o halde korucular devam, nereye kadar doğru ve nereye kadar kullanılabilir bir şey artık bu bence tartışılır. Özellikle AK Parti iktidara gelmesinden sonra bu kurucu mekanizmayı rehabilite etmek, sosyalleştirmek, işte geçmişini kriminal suçlarından çıkarak gibi gayret peşinde oldu ama PKK'nin silahlı meselelerde bir adım ileri iki adım geri gitmesi bu gücü bu haliyle bu güne kadar gerekli kıldı."

-SEÇİM GÜVENLİĞİ-

Miroğlu "Sandık güvenliğinin sadece Mardin için değil komşu sınırlarındaki şehirler, hatta doğu Ağrı'dan başlayarak bu bölgede çok eşit ve demokratik şartlarda seçim yaşayacağımız kanaatinde değilim. Burada bir ulusal psikoloji var, bu psikoloji toplumu ikiye bölmüş durumda. Bizden olanlar, bizden olmayanlar yada makbul Kürtler makbul Kürt olmayanlar. Şuan HDP'nin belirlediği sınırlarda, bir makbuliyet alanı var. Bunun dışındaki kürt siyasi aktörlere AK Parti başta olmak üzere bir meşruiyet alanı tanınmak istemiyor. Yani bu mesele sadece dağdaki insanın silahıyla açıklanacak bir mesele değil, 6-7 Ekim olaylarını dağdan inip yapmadı insanlar burada bunu çok iyi biliyoruz. Dağdaki silahlı grupların işi değildi yani bu olaylar. Tam tersine şehirlerde tutulan KCK yapı altında YPG adıyla işte bir sürü yasal olmayan, meşru olmayan örgütlerin yarattığı bir felaket sonucu bir olayları dolayısıyla bu potansiyel bu alanda her zaman var. Bu tehlikeli bir şey, seçimi yaşıyorsak bazı ilçelerine girilip girilememesi önemli bir problem. Arkadaşlarımız mesela Ömerlide dolaşabildikleri rahatlığı başka bir ilçede dolaşamıyorlar."

"Partililerin hiçbir şekilde zarar görmesini istenmiyoruz"

Miroğlu "Biz Ak Parti olarak HDP ile aynı özgürlükleri kullanarak girmiyoruz. Bu çok nettir, geçenlerde bunu kendi köşemde yazdım, AK Parti'nin durumu 90'lı yıllarda HEP'in durumuna benziyor. Ben iddia ediyorum bu psikolojik ortam ortadan kalktığı bir seçime girildiğinde takdirde AK Parti'nin bölge ortalaması yüzde 55'in altında asla olmayacaktır ama bu baskılama mesela Kerboran'da 700-800 oy aldıkları köylerden şimdi arkadaşlarımız giremediklerini söylüyorlar. Çok net olarak söylüyorlar bu bilgileri. Mardin'deki bir toplantıda Ak Parti toplantısında giydirilmiş araç istemedi. Bizler arkadaşlarımıza şunu tavsiye ediyoruz, iki oy fazla alacağız diye ne AK Partililerin ne de HDP'lilerin hiçbir şekilde zarar görmesini istemiyoruz. Bu bizim için temel prensip."

-SURİYE VE IRAK POLİTİKALARI-

 

Miroğlu "AK Parti'bin somut bir misyonu olduğunu vurgulayan Miroğlu, Erbil'in de geleceği bu seçime bağlı olduğunu savundu. Miroğlu " Bu seçimin sonucunda AK Parti eğer güç kaybederse, Ankara Erbil arasındaki ittifakın güç kaybetmesi demektir. AK Parti'nin seçimi kaybettiği bir Türkiye'de HDP'den heyetler oluşmayacak ve bu heyetler İmralı'yı ziyaret edemeyecek, İmralı'yı ziyaret eden bu heyetler Kandile gidip saatlerce Kürt meselesini, müzakere konularını konuşamayacak yani Türk ulusalcılığının kâbusudur Erbil'deki stastü, hatta Türk ulusalcılığının kâbusudur yani Kürt adına bir şeyler talep edilmesi. Dikkat ederseniz HDP'nin seçim bildirgesinde bir Kürt partisinden ziyade CHP'nin rolünü çalmaya çalışan yeni bir Türkieye CHP'si anlayışı var. İkinci bir problem Suriye'yi nasıl etkileyecek. Mesela HDP'nin aynı bildirgesinde İsrail bir soykırımla suçlanıyor ama bu soykırımın en fecisini yapmış kendi yurttaşına 200 bin insanı öldürmüş Esad rejimine yönelik tek kelime yok." İfadelerini kullandı.

Kaynak: www.AjansMidyat.com

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.