İklim krizine giden yollardan biri mutfaktan geçiyor

- Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak:- "İklim krizine sebep olan sera gazının yüzde 8’i mutfaktaki israftan, gıda atıklarından çıkıyor"- "Anlamlandırılamayan hastalıklar, idiopatik hastalıklar ya da yeni tanımlanmış alerjiler, bebeklerin anne sütüne karşı bile alerjik doğması maalesef hem doğanın hem de vücudumuzun dengesini bozmamızdan kaynaklanıyor"

Genel 05.04.2022, 11:08
İklim krizine giden yollardan biri mutfaktan geçiyor

İSTANBUL (AA) - HALE AYDOĞMUŞ - İklim krizine sebep olan sera gazının yüzde 8’inin, mutfaktaki israftan kaynaklandığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, çevre ve iklim dostu mutfaklara geçilmesi gerektiğini söyledi.

Küresel çapta etkisini her geçen gün daha fazla gösteren iklim değişikliği, günlük yaşamları etkilediği kadar, basit gündelik seçimler de iklim krizini büyütüyor. Bu döngüde insanlara düşen ise çevreyi gözeterek seçimler yapabilmek.

Özellikle mutfaklardaki doğru tercihler iklim krizini durdurmaya yetmese de insan sağlığına etkilerini azaltabilir. Çünkü gıda israfından plastik içerik ya da ambalajlı ürünlere, fosil yakıttan üretilen bulaşık deterjanlarından tezgah ve lavabo temizliğinde kullanılan bez ve süngerlere kadar iklimi etkileyen bazı unsurlar ile mutfakta karşı karşıya kalınıyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, “çevre ve iklim dostu mutfak” kavramının önemini, "Türkiye’de yıllık kişi başı ortalama 93 kilogram gıda israfı oluyor. Toplam gıda israfının sera gazı salınımına etkisi yüzde 8. Yani iklim krizine sebep olan sera gazının yüzde 8’i mutfaktaki israftan, gıda atıklarından çıkıyor. Yine bu gıda atıkları, temiz su kaynaklarımızın yüzde 25’inin boşa kullanılması anlamına geliyor. Bütün bunlar iklim krizini tetikliyor." ifadeleriyle açıkladı.

Plastiksiz, iklim dostu mutfağa geçilmesi gerektiğini vurgulayan Koçak, "Bunun için biraz geleneklerimizi hatırlamakta fayda var. Bez torbaları kullanmak, tahılları bezde saklamak, cam kavanozlarda tekrar konservelerimizi yapmak, camda turşu kurmak ya da artan yemeklerimizi camda saklamak çünkü cam, doğada dönüşür. Tahıl bezlerimiz bez olduğu için özellikle pamuktan olması, tabii ki plastik içermemesi hem bizim sağlığımız hem gezegenin hem de iklimin sağlığı için önemli.” dedi.

- "Her hafta kredi kartı büyüklüğünde plastik yutuyoruz"

Koçak, plastikteki tehlikeye, şu örneklerle dikkati çekti:

"Size bir kredi kartı versem bunu yer misiniz? Yemezsiniz ama her hafta 1 kredi kartı büyüklüğünde mikroplastik yutuyorsunuz. Bu, korkunç. 3 haftada 1 plastik askı büyüklüğünde mikroplastik yutuyorsunuz. 5 haftada bu 1 tarak büyüklüğüne dönüşüyor. Ömrümüz boyunca da toplam bir araba lastiği kadar plastik yutuyoruz. Deniz tuzundan başlayıp balıklara kadar, Akdeniz’deki her iki balığın birinin midesinde mikroplastik var ya da soluduğumuz havada. Ne kadar şehirleşme artarsa, asfalt ve araba artarsa sürtünme ve ısı ile ortaya çıkan o nanoplastikler artık bizim solunumla da vücudumuza giriyor. Akciğerlerimize yapışıyor, bağırsak mikrobiyatamızı bozuyor. Yani o plastik hem doğanın dengesini bozuyor hem de bizim bağırsak dengemizi bozuyor."

Plastikler nedeniyle insan hayatına yeni hastalıklar girdiğini hatta bebeklerin anne sütüne alerjik doğabildiğini ifade eden Dilara Koçak, bunları şöyle özetledi:

“Anlamlandırılamayan hastalıklar, idiopatik hastalıklar ya da yeni tanımlanmış alerjiler; lektin alerjisi, histamin alerjisi, glüten alerjisi, bebeklerin anne sütüne karşı bile alerjik doğması maalesef hem doğanın hem de vücudumuzun dengesini bozmamızdan kaynaklanıyor. İklime dost seçimler, bedenimize de dost.”

- Kıyafetlerdeki tehlikeye de dikkat

Alışverişte dikkat edilmesi gereken konulardan birinin de kıyafetler olduğunu belirten Dilara Koçak, “Yaptığımız seçimler, yaptığımız alışveriş sadece ticari değil hayati bir ilişki artık ürünle aramızda.” diye konuştu.

Koçak, "Benim üstüme giyindiğim kıyafet petrol türevi bir polyester içeriyorsa ben bunu her yıkadığımda temiz suya, akarsulara, okyanuslara o plastiği gönderiyorum, petrol türevini gönderiyorum. Sonra ben onu her hafta kredi kartı şeklinde yutuyorum ya da boyar madde, sentetik boyalar yine aynı şekilde hem benim bedenime zarar veriyor hem kaynakları kirletmeye sebep oluyor." ifadelerini kullandı.

- "Son tüketim ile tavsiye edilen tüketim tarihine bakılmalı"

Bu noktada tekstil ve gıda okuryazarlığı gibi faktörlerin devreye girdiğine işaret eden Koçak’a göre, STT (son tüketim tarihi) ile TETT (tavsiye edilen tüketim tarihi) arasındaki farkı 10 tüketiciden 7’si bilmiyor. Bu bilgi eksikliği israfı, israf da iklim krizini tetikliyor.

Dilara Koçak bu konuya şöyle açıklık getirdi:

“Bir ürünü elinize aldığınızda ya STT ya da TETT yazar. Bu gıda okuryazarlığımızda önemli. Mesela bulgura, makarnaya baktınız, tavsiye edilen tüketim tarihi geçmiş. Bu sizin sağlığınıza zarar vermez. O ürünü açıp kokusuna bakıp tadına bakıp kullanmaya devam edebilirsiniz, eğer TETT yazıyorsa… Ama STT yazıyorsa ki genelde bu et, balık, tavuk, yumurta, peynir gibi proteinli yiyeceklerde yazar, son tüketim tarihi bitince bunları yememeniz gerekir ama tahıllar gibi daha güvenli gıdalarda tavsiye edilen tüketim tarihi geçse bile siz onu kendi duyusal analizinizle yemeye devam edebilirsiniz. Siz kullanılabilecek bir yiyeceği kullanmadan çöpe atarsanız gıda israfını tetiklediğiniz noktada ne oluyordu; temiz su kaynaklarımızı tüketiyorduk, sera gazı salınımını artırıyorduk hem de aslında bu tarım arazilerimizin de boşa kullanılması demek. Bunun boşa kullanımı gıda fiyatlarının artması demek. Yine hem gezegene hem iklime zarar hem de aslında birey olarak cebimize zarar.”

İklim kriziyle ilgili herhangi bir konuşma ya da çalışmada sıkça rastlanan kavramlardan birinin ise “sürdürülebilirlik” olduğunu belirten Dilara Koçak, “Sürdürülebilirlik kelime anlamı olarak varlığına kesintisiz devam etmek anlamına geliyor ama bu çok yeni, sıkça kullandığımız ve çok tükettiğimiz bir kelime haline geldi. Ben bunu şöyle anlatmayı seviyorum: Geleneklerimizi hatırlayalım, bereketi hatırlayalım. Eskiden anneannelerimiz, büyükannelerimizin yaşamı tamamen böyleydi. Çünkü evde bir karpuz kesilirdi, o karpuz yenilirdi, kabuğundan reçel yapılırdı ya da onu hayvanlar yerdi. Artan bir yemek olduğunda o yemek ihtiyaç sahiplerine verilirdi. Herkesin bahçesinde illa ki bir evcil hayvanı vardı yani dönüşürdü. Çöp poşetlerine çöp koymak zaten hayatlarımızda yoktu. Çöpümüz gübreye, komposta dönüşürdü, saksının dibine giderdi, patlıcanın sapından bile reçel yapılırdı. Sürdürülebilirlik birazcık bana göre öze dönüş, geleneklerimizi hatırlama ve topraktan geleni toprağa geri vermek, doğadan gelene saygı duymak ve onu minnetle kullanmak, bencillik yapmamak demek.” değerlendirmesini yaptı.

- "Depozito sistemi duyarlılığı artırabilir"

Yine depozito gibi geleneksel bir uygulamaya da atıf yapan Dilara Koçak, doğal kaynakların tükendiğini hatta doğaya borçlu olduğumuzu hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı:

“Burada çocukluğuma dönmek istiyorum. 73 doğumluyum, hatırlıyorum; çeşmeden su içtiğim günleri, cam şişede bir içecek içtikten sonra bakkala gidip onu depozito olarak verip karşılığında bozuk para, ekmek ya da ciklet aldığım günleri. O zaman o sizin için bir değer oluyor, kaynak oluyor çünkü karşılığında bir şey elde ediyorsunuz. Diğer türlü cam kumbarasına mı gitmiş, yiyeceklerle mi atılmış, plastikle mi o çöp karışmış, inanın bu konuda duyarsızlaştık ama depozito sistemi bunun bir maddi değer, bir maddi kaynak olarak da sunulması, insanların daha duyarlı olmasına yardım edecek. Onlar ayrıca toplanacak, kaynak olarak tekrar dönüşecek. Çünkü kaynaklarımız tükeniyor. Bizim yapmamız gereken, her bir şeyi kaynak ve kıymet olarak görmek, atmamak ve buna gelecek nesillerin iyiliği ve sağlığı için de sahip çıkmak. Depozito da buna dahil.”

Yorumlar (0)
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
11
açık
Günün Anketi Tümü
Midyatgazete.com'un En Çok Hangi Hizmetinden Faydalanıyorsunuz?
Namaz Vakti 16 Mayıs 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 36 61
4. Başakşehir 36 58
5. Beşiktaş 36 55
6. Kasımpasa 36 52
7. Alanyaspor 36 50
8. Rizespor 36 49
9. Sivasspor 36 48
10. Antalyaspor 36 45
11. A.Demirspor 36 44
12. Samsunspor 36 42
13. Kayserispor 36 41
14. Konyaspor 36 40
15. Ankaragücü 36 39
16. Gaziantep FK 36 38
17. Hatayspor 36 37
18. Karagümrük 36 37
19. Pendikspor 36 36
20. İstanbulspor 36 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 57
8. M. United 37 57
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 35 76
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Betis 35 55
7. Real Sociedad 35 54
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 35 48
10. Getafe 36 43
11. Deportivo Alaves 36 42
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Rayo Vallecano 36 38
15. Celta Vigo 36 37
16. Las Palmas 35 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 35 17
Günün Karikatürü Tümü